1 Mayıs’ın özünü proletaryayla burjuvazi arasındaki irade savaşı oluşturur. Bu yalın gerçeği görmek için 1 Mayıs’ın doğuşuna bakmak yeter.
Her kim 1 Mayıs’ı bu asli özelliğinden soyutlayarak ele almaya kalkar, onun -mücadeleyle bağlantılı, mücadele içinde vücut bulduğu taktirde gerçek anlamına kavuşacak olan- ‘birlik’ ve ‘dayanışma’ yönlerini öne çıkararak burjuvazinin izin verdiği sınırlar içinde de ‘kutlanabileceğini’ iddia ediyorsa, o her şeyden önce 1 Mayıs’ın ruhuna ihanet ediyor demektir.
Burjuvaziye cepheden meydan okumayı göze alamayan ruhsuz oportünizm ve çürümüş sendikal bürokrasinin, devrimci 1 Mayıs anlayışının Taksim ısrarını “meydan fetişizmi” olarak yaftalama çabaları bu ihanetin kılıfıdır.
Burjuvazi, 1 Mayıs’ın anlamını oportünist ruhsuzlardan çok daha iyi anlamış durumda. Onu yıllarca “Bahar Bayramı” olarak göstermeye çalışması da ’77 Katliamı’nı da içeren önceki yıllarda yaptıkları ve “Taksim yasağı”nı sürdürmekte ısrarı da bu kavrayışın sonucudur. Bu bilinç ve korku, 2024 1 Mayıs’ında Taksim’e çıkışın önünü alabilmek için ilân edilen fiili OHAL, 42 bin polisin seferber edildiği olağanüstü önlemler biçiminde karşımıza çıktı.
1 Mayıs’ı her şeyden önce işçi sınıfı ve emekçilerle burjuvazi arasındaki irade savaşı olarak gören devrimci 1 Mayıs anlayışı, Türkiye’de 1977 katliamından bu yana ‘Taksim’de ısrar’ özelliği kazandı. Bu kavrayışla hareket eden komünistler ve devrimciler, Taksim hedefini ve iradesini hiçbir zaman yitirmediler. Kimi zaman bir avuç kalsalar da o ısrarı sürdürdüler. Sadece burjuva devletin güçleriyle değil 1 Mayıs’ı burjuvazinin kabulleneceği sınırlar içerisinde ‘Bahar Bayramı’ haline getirmekte beis görmeyen sendikal bürokrasi ve reformistlerle bu temelde karşı karşıya geldiler. Taksim o devrimci iradenin ısrarı sonucu 2010’da tekrar sınıfa açıldı. Alanın bir kez daha yasaklandığı 2013 sonrasında reformist teslimiyetçilik kentin gözlerden uzak dolgu alanlarına kaçarken Taksim ateşi yanmaya devam etti.
Taksim’i hatırlamaktan bu kez kaçamadılar
11 yıldan sonra ilk kez bu yıl DİSK-KESK-TMMOB-TTB-TDB bloku dahi Taksim demek zorunda kaldı. Sadece EMEP, burjuvazinin icazet sınırları içinde kalan 1 Mayıs anlayışının beylik gerekçesini oluşturan “kitleselliği esas almak” adına Taksim’den nasıl kaçabiliriz arayışına girdi. Fakat Taksim’de ısrar eğilimi ve düşüncesi bu kez o kadar baskın ve belirleyiciydi ki, dünkü müttefiklerini bile ikna edemedi. O da Taksim dalgasının peşine takılmak zorunda kaldı.
Bu yıl en azından dilleriyle “Taksim” demek mecburiyetini duydular. Çünkü 8 Mart’la başlayıp son yılların en kitlesel Newroz’unun ardından 31 Mart seçimleri ve Wan serhıldanıyla devam eden bir dip dalganın yükseldiğini onlar da sezdiler. Kadın ve Kürt dinamiğinin gözü karalığı, inadı ve ısrarı bugüne kadar umurlarında olmadı ama 31 Mart seçimlerinin ‘beklenmedik’ sonuçları onların da ayranını kabarttı. Ne de olsa onların asıl kerteriz noktasını oluşturan CHP, daha doğrusu İmamoğlu-Özel neoliberalizmi yerel seçimlerden kendisinin dahi beklemediği bir başarıyla çıkmıştı. Demek ki toplumda bir değişim isteği vardı. “Yenilmez” görünenlerin bile yenilebileceği görülmüştü. 2023 Mayıs seçimlerinin ardından egemen hale gelen umutsuzluk, karamsarlık ve moral bozukluğu tersine dönmüştü. Bu havanın ittirmesiyle kediler dahi ‘aslan’ kesildi.
Dilleri “Taksim” derken…
Yalnız dilleri mecburiyetten “Taksim” derken dahi akılları, fikirleri, ruhları zevahiri kurtarmalarına yetecek ‘kazasız-belasız bir Taksim’ deydi. Sınıfın içinde sistematik bir 1 Mayıs hazırlık çalışması yürütmek şurada dursun, devrimci çevrelerden hatta DİSK üyesi kimi devrimci sendikalardan dahi haftalarca fellik fellik kaçtılar. Burjuvazi ve Erdoğan iktidarını ürkütmemek için önceleri “Bir elimizde çiçekler, bir elimizde çocuklarımızla Taksim’e çıkacağız” şirinliğini oynadılar. Seçimler sonrasında “yumuşayabileceği” hayali görülen führerci rejimin suratında kıl oynamadığını görünce bu kez, “Bir elimizde çiçeklerimiz diğerinde Anayasa Mahkemesi’nin ‘Taksim 1 Mayıs’lara yasaklanamaz’ kararı olacak” sloganından medet umdular. Değil Anayasa Mahkemesi ya da AİHM kararları, kendi yasalarını ve Anayasa’sını dahi umursamayan keyfi ve zorba rejim gerçeğinin duvarına toslayınca, CHP’nin korumasına sığınıp ‘ikinci Maltepe’ olarak bu kez Saraçhane’ye kaçtılar.
Önceleri en azından Beşiktaş’tan ikinci bir cephe açma niyetinde olduğunu ilan eden KESK ve takipçileri de son gün havlu atıp Taksim’e çıkacak-mış gibi yapmanın adresi olan Saraçhane’yi seçince, devrimci 1 Mayıs anlayışının tek adresi olarak Taksim’de ısrar bayrağı yine bir avuç militan sendika ve devrimcilerin ellerinde kaldı.
*****
Öncesinde çevrilen bütün dalaverelere, bazılarının sergilediği titreklik ve keskin zigzaglara rağmen 2024 1 Mayıs’ı, en azından 1 Mayıs’larda alternatifsiz tek adresin Taksim olduğu gerçeğini toplumsal belleğe tekrar kazıdı. Bu anlamda ‘Taksim 1 Mayıs’ı’ olarak tarihe geçti. Bu çıtayı tekrar düşürmek eskisi kadar kolay olmayacaktır bundan sonra!..
*Bu yazı 1 Mayıs günü Alınteri’nde yayınlandı: https://alinteri9.org/2024/05/01/sizi-ruhsuz-oportunistler-curumus-burokratlar-sizi-taksim-ruhu-yasiyor-ve-yasayacak/